Aşk ve Savaş Üzerine Bir Deneme, Yahut Şairin Oyunu (2)
Aşk ve Savaş Üzerine Bir Deneme, Yahut Şairin Oyunu (2)
Gelgelelim
ikinci aşamaya. Aldığımız geri bildirimler doğrultusunda çevresel mi merkezi mi
olarak atak yapacağımızı kararlaştırmamız gerekmektedir. Ancak geri bildirimin
yanıltıcı olma ihtimali çok yüksektir. Zira bu kentler öyle varlıklardır ki her
zaman gözde olmak isterler. Şöyle açıklayayım, fethedilmeyi arzulamasalar dahi,
dikkatlerin üstlerinde olmasını dolayısıyla her zaman bir taliplerinin olmasını
isterler. Bu konuda doğrudan kadınlarla özdeşleştirmekten kendimi alamıyorum.
Hatırlatmalıyım ki bu oyunun kahramanı, en mükemmel komutanı, mutlak galibi her
zaman akıllı bir kadındır. Erasmus, meşhur ‘’Deliliğe Övgüsünde’’ bu konuyu; ‘’-Aşk
nedir? Cinnet, -Kadın nedir? -Gülünç fakat etkileyici bir varlık.’’ Olarak gayet
net bir şekilde ifade ediyor. Bahsedilen kadın tipolojisinin 16. Yy’a ait
olduğunu anımsatayım.
Verilen
mesajın ne derece önemli olduğunu idrak ettiğiniz varsayıyorum. Karşımızdaki
varlığı tanımladık peki biz ne durumdayız? Bu kez cevabı asyalı biri veriyor;
Sun Tzu: ‘’En usta komutan, düşman tuzaklarını boşa çıkartır, ondan daha az deneyimlisi,
düşmanın destekçilerini yok eder; daha sonra geleni, düşmanın askeri güçlerine
saldırır; en kötü komutan ise surlarla çevrili kentleri kuşatmaya kalkar.’’ Sanırım
biz en kötüyüz ve karşımızdaki en iyisi. Eğer ki şimdi size umutsuz olmayın
dersem kendimle çelişirim, umutsuzuz en kötüsü bir şeyler yapmaya ise mecburuz.
Erasmus yanılıyor olamaz, bu bir ‘’cinnet hali.’’
Tabii
‘’savaş’’ kavramı üzerinden bakıldığında karşımızda bir düşman olduğu
zannedilebilir lakin mağlup etmemiz gereken bir düşman değil kazanmamız gereken
bir kent var. Geleceğimizi şekillendireceğimiz, en üstün amaç olan huzura
varmak için fethetmemiz gereken bir olgu var. O halde ataklarınızda toplarınız
şehir hayatını değil, kent surlarını dövmeli. Şimdi ikinci aşamamızda neler
yapabiliriz, ona bakalım. Sorumuz şuydu; merkezi mi çevresel mi? Bir kentin
surları olduğunda hemfikiriz. Aynı zamanda bu kentin etrafında başka yaşam
alanları da mevcuttur. Buralarda size karşı bir direnç oluşması da olasıdır.
Önümüzde iki tane tercih bulunmakta; ya merkezi fetheder çevreyi
etkisizleştirirsiniz ya da çevreyi ele geçirir kentin teslim olmasını
beklersiniz. Bu durumu etkileyen en önemli etken bulunduğunuz durumdur. Kentin
merkezine ne kadar uzaksınız? Haliyle mesafe arttıkça çevresel bir atak
yapmanız daha makuldür. Eğer ki çevrede sizi destekleyebilecek etkenler mevcut
ise tartışmasız en mantıklısı da budur. Aynı zamanda çevrede bulunduğunuz
sürece kent merkezi ile ticaretiniz artacaktır. Liberalce düşünmek istemem ama
kabul etmeliyiz ki tüm çağlarda medeniyetler/kültürler arasındaki etkileşimin
en etkili örneği bu ticaretler olmuştur. Çevreye olan hakimiyetiniz, merkezi
kenti etkileyecek size karşı direnci azalacaktır. Ancak merkeze yakınlığınız
ideal ise çevresel durumlar ziyadesiyle karışıksa merkeze hamle yapmanız
akıllaca olur. Hangisini seçerseniz seçin dört unsurunuzu asla unutmayın; akıl,
nefis, ruh ve kalp.
Çevresel
bir hamle yapmış olduğunuzu tahayyül ederek, ilerlememize devam edelim. Bu kez
bir fizik kanununa bakacağız ve onu sosyal bilimlere uyarlayan Durmuş Hocaoğlu’nu
anacağız. ‘’Domenler teorisi.’’ Bu teoriye göre fiziksel anlamda bir dış
manyetik alan bir nesneye uygulandığında onu istediği kendi yönüne çevirir ve
yönlendirir. Sosyal bilimlere ise Hoca
şöyle uyarlıyor; kültürel anlamda daha yüksek etki alanına sahip bir topluluk
çevresinde kendisine göre görece daha düşük bir etki alanına sahip topluluğu
kendi etki alanına alarak o doğrultuda çevirir ve yönlendirir. Örneğin
hırıstiyanlık Roma topraklarında doğmuştu. Etkisi Roma medeniyeti karşısında o
kadar cılızdı ki Roma’nın çok tanrılı unsurlarını dahi benimsemek durumunda
kaldı. Tek Tanrı düşüncesi ile inen bir din, teslis inancına sahip bir kurum
olarak karşımıza çıktı. Bizde bu teoriyi oyunuma şu şekilde uyarlıyoruz, eğer
etki alanınız kentin etki alanından düşükse fethetseniz de etmeseniz de öz
varlığınızı yitirerek karşısınızdaki kudret karşısında eriyeceksinizdir.
Konumumuzu yukarıda anlattıklarım üzerinden değerlendirdiğimizde bu olasılığın
ne kadar kuvvetli olduğunu görmek ürkütücü. Şairin oyunu mükemmelliyet esasına
dayalıdır, arzulanan dengeli bir etki alanına sahip olunmasıdır. Aksi takdirde,
‘’ o kadar cefaya katlandığım kent bu mu?’’ ifadesini sık sık kendinize
sorabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder