Politikayı Bilim Olarak Konuşamama Sorunu

     


                                          (Görselin yazıyla hiçbir alakası yoktur; dolayısıyla vardır!?)    

    Politika bir bilimdir. Bazen inkar edilse, bazen göz ardı edilse ve bazen de unutulsa da sık sık bu yargıyı ifade etmek gerekir. Politika elbette bir bilimdir, bakınız Platon’dan Aristoteles’ten bu yana “iktidar”ın kullanılış biçimi ortaya konulabilmektedir: Monarşi, Aristokrasi, Tiranlık vb... Benzer yönetim sistemlerinin benzer özelliklere sahip olması onların kolaylıkla gözlemlenebilmesini ve tanımlamanabilmesini sağlamıştır. Her ne kadar gerek Platon gerekse de Aristoteles kavramlaştırmayı yaparken yerel merkezli bakışa sahipse de onlar Mısır’dan Makedonya’ya, İtalya’dan İran’a geniş bir dünyayı gözlemlemiş ya da deneyimlemişlerdir. Böylelikle yereli aşan, evrensele yaklaşan sınıflandırmalar yapabilmişlerdir.  Politikanın bilimsel olarak kavranışı ve kavramlaştırılması, diğer bütün bilim alanlarında olduğu gibi moderniteden sonra ortaya çıkması onun bilimselliğinden hiçbir şey kaybettirmez.

            Politika bir bilimdir. Buna rağmen 2022 yılının Nisan ayında Türkiye’de onu bilim ve kavram düzeyinde konuşmak çok zordur. Bu durum birkaç nedenle açıklanabilir:

Toplumumuzda genel olarak bir konuyu kavram düzeyinde tartışmak hayli meşakkatli iştir. Zira soyut düzeyde düşünebilme yetimizin gelişkin olmadığı tespiti kolaylıkla yapılabilir. Hiçbir olguyu tikel olaylara indirgemeden, onu hikayeleştirmeden konuşmayı beceremeyiz. Herkesin her konuda anlatacak bir şeyinin olmasının nedeni de bunla ilişkilendirilebilinir. Konuyu ya da olayı kavram düzeyinde konuşamadığımız hatta bazen sorunsallaştıramadığımız için herkesin konuyla ilgili bir anıya sahip olması ya da tikel deneyime sahip olması dolayısıyla pozisyonel görüşe sahip olması hayatın doğal akışına uygundur. Sözgelimi erkek bir anketçinin kadına şiddet olayını konuşurken aslında konuştuğu şey “şiddet” değildir, konuştuğu şey o zamana değin üzerine düşünmeksizin edinmiş olduğu kanılardır. Kaldı ki orada dinleyicinin de dinlediği mevzu şiddet değildir. Çünkü şiddet’i tartışmak için şiddet’in kavramsal düzeyde algılanışına sahip olmak gerekmektedir.

Kavram düzeyinde tartışmak belirli bir eğitim almayı zorunlu kılmaktadır. Söz konusu politika olunca bu eğitimin yeri de üniversitelerin siyaset bilimi kürsüleri olması icap eder. Öğrenmek isteyen ile öğreticinin bir araya geldiği bir mekan olan üniversitelerimizde sıklıkla üç olguyu aynı anda hazır kılabilmek pek mümkün değildir. Çünkü "mekan" kütüphanelerden dahi yoksundur. Çünkü genelde yetersiz üniversite öncesi eğitim nedeniyle öğrenciler kavram düzeyinde bir konuyu algılamaya hazır değildir, alanın önde gelen eserlerini okuyacak seviyede dahi değildir. Öte yandan öğreticinin yetkinliği sorgulanmaya muhtaçtır. Bu yetkinliksizliklerden dolayı anlatım metodu slaytlara indirgenir. Slayt ise slaytın çok ötesinde anlamlar barındırır. Slayt, kavram düzeyinde anlatılamayan ya da anlaşılamayan olguları görselleştirmeye indirgemesinden ibarettir. Halbuki üniversitedeki amacımız bilim düzeyinde olguları inceleyebilmek ve tartışabilmek değil miydi? O halde slayt bilime, kavrama ve üniversiteye indirilen bir hançerdir.

Yine öğretici yetkinliğinden kaynaklı olarak “hocaların” kavram düzeyinde ele aldığı eserler bulmak oldukça zordur. Genelde siyaset bilimi alanındaki kitaplar siyasi tarih anlatısının ötesine geçmezler. Makalelerde de benzer bir sorunla karşılaşmak mümkündür. Hal böyle olunca “hocaların” televizyonlara çıktığında “halkın idrak düzeyine indirgeyerek anlatma” iddiası pek gerçekçi olmamaktadır. Eğer bu yetkinliğe sahipseler bulundukları her durumda “hocalığın şanı gereği” kavram düzeyinde konuşmaları zorunludur. Türkiye’deki güncel meselelerin yoğunluğu siyasetin bilimselliğinden feragat ettirmemelidir. 

Sonuç olarak politika bir bilimdir, onu şanına uygun olarak konuşmak ve yazmak gerekir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR MİKRO-İKTİDAR BİÇİMİ OLARAK: HOCANIN İKTİDARI

Spinoza'dan Hareketle "NOAH (2014)" Filmi Çözümlemesi

MHP-AKP İTTİFAKI: İÇERİDEN BİR ANLAMA ÇABASININ ANLATIMI